Sayfalar

23 Mart 2014 Pazar

San Diego'da yaşamak: Kiralık Ev bulmak.

Buralara gelmeden önce detaylı bir araştırma evresi geçirdim. Bir Ohio'ya gitmeyi düşündüm, bir Arizona'ya gitmeyi ama gönlümde ve aklımda hep Kaliforniya eyaleti ve San Diego vardı.

Neden Kaliforniya? derseniz tabii ki de öncelikle "iklimi" ve sonra da "insanlarının rahatlığı, yabancıya karşı davranışları" derim.

Amerika'da doğum yapmayı, yollarını ve şirketleri araştırırken pek çok blog yazarının yazısını, araştırmalarını okudum. Hatta bir kısmıyla da iletişime geçip aklıma takılan soruları sordum. Bu araştırmalarda gördüm ki çoğunluk San Diego'da doğum yapmış. Pek çoğu da benim gibi iklimine vurulmuş :)

Ben soğuk iklim sevmem o yüzden de hem sakin, hem iklimi güzel hem de büyük şehir statüsünde olan neresi var diye baktığımda oklar San Diego'yu işaret ediyordu.

Bloglar sayesinde doktorum Melih Bey'e ve hastanemiz Scrippss Memorial La Jolla'ya ulaşmış oldum.

Öncelikle doktor bey ile iletişime geçerek aklıma takılan soruları sordum. Kendisinden randevu talep ederek ilk adımı atmış oldum.

1 Ocak 2014 tarihinde New York'tan San Diego'ya 6 saatlik bir uçuş yaparak otelimize yerleştik. Ertesi gün de kiralamış olduğumuz araç ile San Diego'ya 2 saatlik süren bir araba yolculuğu yaptık.
Türkiye'den bir arkadaşımız daha San Diego'da doğum yapacaktı. Iki aile olarak San Diego'ya vardık.

New York'tan San Diego'ya geldiğimizde hava sıcaklığı yaklaşık 22-25 derece arasıydı ve resmen kıştan yaz mevsimine direkt geçiş yapmıştık :) O an bir kez daha "iyi ki burayı tercih ettik" dedim.

Biz San Diego'da kalacak yeri henüz ayarlamamış olduğumuzdan 3 gün kadar arkadaşlarımızın Mission Beach'te kiraladığı evde misafir olduk.
Gelmeden önce pek çok emlakçı ile yazışarak aradığım kriterlerdeki evi tanımlamıştım. Fakat ne yazık ki siz ne kadar da detaylı tanımlasanız da karşı taraf kendi çalışma sistemiyle hareket ediyor olduğundan sonuca ulaşmanız pek kolay olmuyor.

Bu araştırma sürecinde karşılaştığım şeyler ise; kimi ev eşyalı kiraya verilmiyordu, kimisi en az 1 yıllık kiraya veriliyordu üstelik eşyasız!, kimi evde eşya olsa da evin sabit giderleri kiralayana aitti, kimi evin muhiti yalnız yaşayacak biri için uygun değildi, kimi emlakçı randevu usulü ile çalışıp şehre geldiğinizde bizi arayın randevulaşalım diyordu...vs. Bu sebeplerden ötürü güvenip de bir ev kiaralamak istemedim. Ayrıca hiç bilmediğiniz bir şehirde neresi güvenli, mesafeler nedir ve neresi nereye yakın/uzak bilemediğinizden gidip şehri gezmek, az çok mesafeleri anlayarak muhitleri görerek ev tutmak en uygun çözüm olacaktır.

İyi ki de geldiğimizde ev araştırmasını hızlandırıp, bulduğumuz en uygun evi tutmuşuz çünkü geldiğimde randevulaştığım birkaç evden sadece 1 tanesi muhit, evin temizliği, kullanılacak mobilyalar...vs bakımından en uygun olanıydı. "Tamam hemen tutuyoruz" diye atladığımızda o işlerin o kadar da kolay olmadığını gördük.

Emlakçı bayan önce ev sahibi ile görüşmesi gerektiğini, onlardan da onay gelirse kiralama prosedürlerini başlatabileceğini söyledi. Biz tabii ki bu süreç nasıl işler bilmediğimizden kendimizce "bu iş tamam nasıl olsa 5 ay kiralayacağız, ev sahibi de tam bu süre boyunca yok bizden iyi kiracı bulacak değil ya. Ev de boş kalmayacağına göre..." diyerek mutlu mesut döndük. Gel gör ki gerçekten bu işler öyle düşündüğümüz gibi olmuyormuş. Emlakçı bizden kendimizi tanıtır bir yazı, kirayı nasıl ödeyeceğimizi açıklar bir bildirim istedi ve bunlara ek olarak hem benim hem de eşimin dolduracağı 6 şar sayfalık "emlak başvuru" formu doldurmamızı ve mail ile iletmemizi talep etti.
Önce epey bir şaşırdık, sanki iş başvurusu yapıyoruz dedik sonra da biraz hak verdik çünkü bu memleket turiste alışkın ama kendi yerli turistine alışkın. Bizim gibi Sosyal Güvenlik Numarası olmayan, kısaca izlenebilirliği olmayan turistlere ve uzun süreliğine kiralayacak birilerine pek de alışkın değil.
Kuzu kuzu bizden isteneni yerine getirdik. Tabii bunlar 1 günlük bir süreç aldı. Sonra emlakçı bayan ev sahiplerine ulaştı/ulaşamadı, evrakları paylaştı onlar inceledi..vs derken 1 gün daha geçti. Biz onayı alıp taşınacağız diye beklerken gelen telefonda emlakçı demez mi "Ev sahibi kirayı nasıl ödeyeceğinize pek emin olamıyor ve kendisini garantiye almak istiyor. 5 aylık kira+ depozitoyu peşin yatırmanızı istiyor" diye. İşteeee o noktada külahları değiştik. Benim de tepem attı, çünkü hem Amerikan bankasında hesap açıp hesabımızı beyan etmiştik, hem de normalde 1 aylık kira+depozito ödenir iken arada güven oluşsun diye onlar talep etmeden biz depozito + 2 aylık kirayı önermiştik. Tüm bunlara rağmen güvensizlik ortamı oluşunca biz de bu durumun kendi tarafımızdan nasıl anlaşıldığını, günlerdir de oyalanıyor olduğumuz için mağdur olduğumuzu ve diyelim ki kira koşuluna tamam deyip tüm kirayı ödedik sonrasında evde rahatsız olduğumuz bir durumla karşılaşmamız halinde muhattabımızın kim olacağına güvenemediğimizi belirttik. Son olarak 2 ay kira+depozito ödeme yapabileceğimizi, geri kalan ayları da her ay başı ödeyeceğimizi, kabul görüyorsa kiralayacağımızı bildirerek son onaylarını bekledik.

2 gün oyalanıp 3.güne girdiğimizde artık çok gergindim çünkü eşim 3-4 güne Türkiye'ye dönmek zorundaydı, ben de o dönmeden bir yere yerleşmiş olmalıydım. Yerleşmeyi geçtim kalacak bir yer kesinlikle bulmalıydım. Bu sebeple gelecek cevaba güvenmeyip biraz daha araştırma yaptım. Bulduğum her emlakçıya, her ev kiralayana mail attım ve 3.gün sabahı şimdi kaldığım evin sahibinden olumlu cevap gelmişti.
Hemen randevulaşıp evi görmeye gittik. Ev sahibi kendi evini kiralıyordu, aynı zamanda emlakçılık da yapıyordu. Fiyat ve ödeme koşulu bizim için tamam idi fakat bir de evi görmemiz gerekiyordu. O an için evde kalan bir aile olduğundan ev sahibim evi göstermeyi pek istemese de biz durumumuzu açıklayınca sağolsun anlayışla karşıladı ve bize evi gösterdi.
Güzel olanı evsahibi yan komşumdu, herhangi bir sorun yaşarsam direkt kapısını çalabilecektim. Ayrıca ev sabah ve öğleden sonra güneşini çok güzel bir açıyla alıyordu. Tam istediğim gibi aydınlık bir ev idi. Evde hiç hayvan beslenmemişti, hayvanlara karşı değilim fakat hamilelikte hem kokuyu daha fazla hissediyor olmak hem de evde tüy olması ve onun temizlenmesi çok zor olabilirdi. Bunlardan daha da güzeli hem koy hem de okyanusa 1 dakikadan az bir sürede yürüyerek ulaşabiliyordum. Böylece her gün yürüyüş yapabilecektim :)
Dezavantajı ise; yerler halıydı ve eve ayakkabı ile giriliyordu, mutfak eskiydi ve çamaşır-kurutma makinasını ev sahibi, ben ve diğer kiracı ortak kullanmak durumundaydık.
Amerika'da pek çok evde ne yazık ki sistem bu, çamaşırhane mantığı var ve ortak kullanılmakta.

Yine de diğer avantajlar yanında bu dezavantajlar benim için hiç sorun değildi. Hemen OK verdik ve bizi uzun süre oyalamış olan diğer emlakçı ile randevumuzu iptal ettik.
Sonra da kiralayacağımız evin boşalmasını bekleyeceğimiz süre boyunca harika manzaralı Bahia Hotel'de kalan günlerimizi tatil gibi geçirdik.

Bahia Otel'den manzaralar...



New York'ta yılbaşı 2014



New York'a işte böyle geldik :)

Onca yol şarap ve çerezler olmasa nasıl geçerdi ki :) Açıkcası beklediğim performansta uyuyamadığımı itiraf etmeliyim. Sanırım biraz heycanın da etkisi vardı.

NY havaalanına indiğimizde biraz sıra bekledik, malum yılbaşı üstü.

Mevsim kış olunca ve New York gibi kış kıyamet bir memlekete gidiyorsanız haliyle üstünüz de kalın oluyor. Böylece hamile olduğunuz anlaşılmıyor. Biz sorgu sual takılmadan pasaporttan geçtik ve bavullarımızı alıp New York'a giriş yaptık.

Bizi Oya karşıladı ve doğruca kalacağımız eve gittik. Fakat bir önceki yazımda NY'ta kalmayı planladığımız evin pek de beklenen gibi olmadığını yazmıştım. Dolayısı ile bu yazımda direkt New York'ta yılbaşı hazırlıklarını, sokaklardan görüntüleri ve kutlamaları yazacağım.

Biz geçen yıl Sandy kasırgası görmüş geçirmiş bir çift olarak ve ona rağmen de New York'u bir güzel gezmiş bir çift olarak bu yıl fazla gezmediğimizi söyleyebilirim.
Gerek havanın çooook soğuk olması, gerekse benim kışlık montuma sığışmaktaki son günlerimi yaşıyor olmam sebebiyle fazla sokaklarda dolanmadık.

Amacımız Times Square'de yılbaşı topunun düşüşünü izleyip, kutalamaların nasıl olduğunu görmekti ama inanın hava o kadar soğuktu ki oralarda saatlerce ayakta kalmayı gözümüz yemedi. Ayrıca inanılmaz kalabalıktı, turistik bir lokasyonda kısacık bir mesafeyi yürüyerek almak rahat yarım saati buluyordu.
Biz de sakin bir yılbaşı gecesi planladık. Hoş bir mekanda yemek yiyip, Times eğlencesini televizyondan izlemeyi tercih ettik :)

Malum hamilelikte alabileceğiniz ilaçlar kısıtlı olduğundan hasta olmayı da göze alamıyorsunuz.

New York'ta 5 gün kaldık. Jetlag sebebiyle kendimize gelmemiz zaten 2 gün sürdü. Kalan sürede Rockefeller Center ve Times Meydanınız gezip, en keyifli aktivitelerden biri olan Broadway'de müzikal izlemeyi tercih ederek New York seyahatimizi tamamladık.


Rockefeller Center





Rockefeller Center: Manhattan'ın Midtown kısmında (Manhattan 5. ve  6.caddeleri arasında) yer alan, Rockefeller Ailesi tarafından yaptırılmış 19 gökdelenin birleşimidir. Ana binanın alt kısmı mağazalar ve restaurantlardan oluşmaktadır. Her yıl yılbaşı öncesinde en büyük çam ağacı buraya getirilerek süslenir ve binaların arasında kalan buz pateni alanında pek çok kişi buz pateni yapar.
Biz yapamadığımız için yapması ne derece keyiflidir bilemem ama izlemenin keyifli olduğunu söyleyebilirim :)




Times Square





Times Meydanı: Burası bizim Taksim Meydanı'nın kat be kat büyüğüdür desem yalan olmaz. Her daim turist kaynar ve adım atmakta zorlanırsınız. Özellikle yılbaşıysa :) Açıkcası ben her gün Times'da bir gezeyim demem, çünkü o kalabalık üstünüze üstünüze gelir sizi boğar resmen. Bu yıl da bakalım yılbaşı burada nasılmış deyip gittik, gitmesek daha iyiydi diyerek döndük. Bu mekan 24 saat uyanıktır. "Ne vardır burada?" derseniz üstü ışıklı gökdelenler, mağazalar, büfeler ve insanların bir arada olduğu upuzun bir cadde, geniş bir meydan hayal edin. İşte Times Meydanında bunlar vardır.

Yılbaşında burası her zamankinden daha kalabalıktır. Hatta yılbaşına burada girebilmek için öğlenden gidip ayakta dikilmeye başlasanız iyi olur, çünkü ilerleyen saatlerde meydana ulaşmak ya mümkün olmayacaktır ya da bir işkenceye dönüşecektir. Zira "iğne atsan yere düşmez" tabiri bu mekan için cuk oturmaktadır.
Yine de New York'a giderseniz görmeden tabii ki de dönmeyin :)


Broadway Müzikali - Cinderella

 

Broadway denince akla ilk burada sergilenen müzikaller gelir. Geçen yıl "Wicked"a gitmiştik ve çok etkilenmiştik. Gerek sahne dekorasyonu, gerek sahne şovları ve oyuncuların performansı her şey son derece mükemmel. Haliyle de izlemesi çok keyifli oluyor. Bu yıl da "Cinderella" ya gittik. En az geçen yıl ki oyun kadar bu oyun da mükemmeldi. Broadway'de müzikallere biletleri hem internetten, hem sokaktaki satıcılardan hem de müzikalin sergilendiği tiyatro binasından alabilirsiniz. İnternette biletler daha pahalı oluyor. Sokaktakilere de pek güvenemiyoruz :) Bu sebeple biz iki oyun için de biletleri gidip yerinden satın aldık. Hem alırken de yerinizi görerek almanız süprizle karşılaşmanızı önleyecektir.

Yolunuz düşerse bir müzikali mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Keşke bizim ülkemizde de bu tür performanslar desteklense ve önleri açılsa...

Bir sonraki yazımda New York'tan San Diego'ya uçuyoruz ve hamilelik sürecimi geçireceğim şehri, doktorumuzu, hastanemizi biraz daha yakından tanıyoruz.


13 Mart 2014 Perşembe

Amerika'ya yolculuk ...New York New York

25 Aralık gecesi son hazırlıklar yapılmış, bavullar hazırlanmış New York'a uçmaya hazırız.
Ailemden, eşimden ve arkadaşlarımdan dolu dolu 5 ay ayrı kalacağım için inanılmaz bir hüzün içimi sarmış durumda ama bu kararın geri dönüşü yok. Yola girilmiş bir kere :) Bir yandan da Amerika'da bir süre yaşamak ve buranın yaşantısını tanımak istiyor olmam da beni ayrı heycanlandırıyordu.
Ailem ve tabii ki can dostlarımız Senem-Mert çifti son gecemizde de yanımızdalardı.

Dostum Senem'cim, aynı zamanda (http://gigi-armario.blogspot.com/) blogunun yazarı olup kendi tasarımı yakaları ve çeşitli tasarımcıların ürünlerini sitesinde beğeniye ve satışa sunuyor.
İncelemenizi tavsiye ederim.
Ben de kendisinden benim için "en kokoşundan ;)" bir lohusa tacı tasarlamasını rica etmiştim. Canım benim sağolsun hazırlamış, getirdi.

İşte Lohusa tacım :))


Eline sağlık Senem'cim

26 Aralık sabahı geldi çattı. Eşim ve ben NY'a uçmaya hazırız. Bir yandan yılbaşında orada olup eşimin ablası Oya ile yeni yıla gireceğimiz için de mutluyduk. Geçen yıl Sandy kasırgasının olduğu dönemde de New York'taydık ve kasırga sebebiyle planladığımız Las Vegas seyahati yatmıştı. Biz de yürüyerek bol bol New York gezdiğimiz için bu yıl pek gezilecek bir yer yoktu bizim için. Sadece yeni yıla orada giriyor olmak zevkli olabilir düşüncesindeydik.

10 saat süren uçak yolculuğunun ardından soğuk ve karmaşık New York'a adım attık.
Üstümde kalın kıyafetler olduğundan ve henüz 25 haftalık hamile olduğumdan olsa gerek hamileliğime dair hiç bir şey sorulmadı. Sadece nerede, ne kadar kalacağım soruldu hepsi bu.

Aslında benim gidiş-dönüş biletim vardı bu sebeple ben 15 gün kalıp sonra döneceğimi beyan etmiştim. Elim yüreğimde vize için basılan tarihi bekledim. Buna rağmen 6 ay kalış izni bastılar, fakat sonradan öğrendim ki Los Angeles üzerinden USA giriş yapan doktorda tanıştığım başka bir hamile arkadaş kısa süreli kalış beyan ettiği için kısa süreli kalış izni basmışlar, hamile olarak ülkeye girdiği için de çok soru sorup sıkıştırmışlar. Doğumu Amerika'da gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceğini anlamaya çalışmışlar ve bu yüzden de kızcağız stres olmuş. Ülkeye girdikten sonra da sancıları başlamış 2 gün hastahanede yatmak zorunda kalmış.

Ben şansa bu şekilde girmiş olabilirim, bu tamamen kalış izni basan görevli polisin inisiyatifinde olan bir şey. Dolayısı ile siz siz olun, özellikle Kaliforniya eyaletinde doğuma geliyorsanız mutlaka doğruları söyleyerek ülkeye girmeye çalışın.

Burada edindiğim tecrübe ve bilgiler oldukça kıymetli. Ülkeye girerken yapılması gerekenler ve yapılmaması gerekenler kısmını anlatır ayrı bir yazı ile sizleri aydınlatmaya çalışacağım.

Biz sağ salim New York üzerinden ülkeye giriş yapıp, 6 ay kalış iznimizi de almış olduk. Sonra da taksi ile Airbnb üzerinden 1 haftalık kiraladığımız eve doğru yol aldık. Eve girdiğimizde resimde gördüğümüzden daha iyi görünen bir ev ile karşılaşıp mutlu olduk. Sonra üzerimizi değişip yorgunluk henüz çökmeden bir şeyler yemek için dışarı çıktık.
Akşam eve döndüğümüzde karşılaştığımız manzara ise bir faciaydı. Ev inanılmaz sıcaktı ve ısıtma sistemi merkeziydi, apartman eski olduğu için kesinlikle ısıtmaya müdahale edemiyorduk. Tek sorun ısıtma olsa neyse, bir de baktık ki gece gece evimizi paylaşmak isteyen böcekler türemiş, yatacağımız yere kadar tırmanmışlar. O kadar yorgun olmamıza rağmen asla ve asla o evde 1 gece bile konaklayamayacağım için hemen en yakın oteli araştırmaya başladık.
Yılbaşı üstü olduğundan oteller hem çok dolu hem de fiyatları pahalıydı. Yine de geçen yıl kaldığımız Sumner otelde yer bulduk ve şansa fiyatı da düşmüş olduğu için hemen yerimizi ayırtıp bir taksiye atlayarak evden uzaklaştık.

Evdeyken karşılaştığımız manzaranın fotoğraflarını çekerek Airbnb'ye ve ev sahibine ertesi gün bildirdik ve para iadesi talep ettik. Neyse ki iade talebimiz kısa sürede onaylandı ve maddi zararımız olmaksızın sorun çözüldü.

Bu olay üzerine anladım ki San Diego'da konaklayacağım evi gözlerimle görmeden kiralamamış olmak en mantıklı hareketti. Elbette bir yandan San Diego'ya gittiğimizde henüz başımızı sokacak bir evimizin olmayışı beni biraz germiş olsa da bu eziyeti yaşamamız da bir yandan ne kadar doğru bir karar verdiğimi de düşünmeme sebep oldu.

New York'ta yılbaşı tatilimizden birkaç fotoğrafı bir sonraki yazımda paylaşacağım.


6 Mart 2014 Perşembe

Baby Shower :)

Bebek odası seçimi, evin boyatılması telaşı, Amerika'ya gidiş hazırlıkları, kuzenimin nişan hazırlıkları... derken Baby Shower için uygun zamanı ayarlamak, konsept belirlemek, süslemeleri almak, davetli listesi yapmak ve tabii ki Baby Shower ihtiyaç listesi hazırlamak gerçekten çok yorucu ve koşturmacalı oldu.

Hem her şey düşündüğüm gibi olsun istiyordum hem de her şeye yetişebilmek :) kuzenimin nişan tarihi de biraz belirsiz olunca baby shower için tarih netleştirmem de zor oldu tabii..Neyse ki bana yardım eden sevgili ailem ve dostlarım sayesinde her şey tam tıkırında gitti ve bence harika bir organizasyon oldu.

Baby Shower, her ne kadar Türk geleneklerinde yer almasa da zaman içerisinde bizler tarafından da benimsenmiş, zevkle yapılan ve katılınan tatlı bir organizasyon haline gelmiş bulunmakta.
Üstelik hem anne adayına bir moral, motivasyon, sevdikleriyle bir araya gelme bahanesi oluyor; hem de bebek bekleyen aileye sevdiklerinden ufak armağanlar gelerek bebeğe hazırlık yapmalarına yardımcı oluyor.

Davetlilerin organizasyonu ve evin süslenmesi konusunda arkadaşım Müge'nin desteği yadsınamaz. Bloğum vesilesi ile Mügeciğime bir kez daha canı gönülden teşekkür ederim.

Baby Shower listesi hazırlamak uzak olduğum bir sektör için pek de kolay olmadı. Gereksiz veya uzun zaman sonra ihtiyacım olacak şeyleri de listeye eklemek istemedim. Bunun için çok araştırdım, okudum ve aklıma yatan listeyi hazırlayarak Muge'ye ilettim ama sonra göndermesini istemedim :) Neden? derseniz benim çevremde bu uygulamayı yapan pek arkadaşım yoktu. Bu yıl bir arkadaşım yapmıştı, fakat o arkadaşımın da listesi yoktu. Her ne kadar davetli olan herkes en yakın çevrem olsa da Türkiye'de liste alışkanlığı olmayabilir düşüncesiyle direkt liste paylaşılmasını istemedim, ancak sorulur ise liste paylaşılması daha iyi olur diye düşündüm. Zaten uygulamayı bilenler listeyi de sormuşlar ve gerçekten de gelen her şey miniğimizin çok işine yarayacak şeylerdi.

Baby Showerımıza katılan tüm dostlarımıza ve sevgili ailemize çok teşekkür ediyorum. Hem Amerika'ya gelmeden önce herkesi bir arada görebilme fırsatım oldu, hem de harika bir organizasyon ile şımarma fırsatı yakalamış oldum :)

Anne adaylarına tavsiye ediyor ve kendi baby showerımdan birkaç resmi paylaşmak istiyorum.


Müge'nin harika cup cakeleri :) Ellerine sağlık canım benim.


Baby Shower konseptimizden kesitler...


Özlem Hn'ın harika pastası. Hem şekli hem lezzeti mükemmel. Ellerinize sağlık :)


Annanecim, Teyzecim ve Anneciğimin katkılarıyla hazırlanan mükemmel yiyecekler. Ellerinize sağlık canlarım.


Bir sonraki yazım Amerika'ya seyahatimi anlatacak.

5 Mart 2014 Çarşamba

Bebek Odası Seçimi

Evet itiraf etmeliyim bebek odası seçimim çok kolay oldu.

Öncelikle, eşimle birlikte İstanbul'luların çok iyi bildiği Modoko'ya giderek 1-2 mağazaya girdikten sonra oradaki taşlı ve taçlı, birbirinin kopyası devasa mobilyaları kesinlikle istemediğime ve oradaki mobilyalara 3500-4000 TL ödemek istemediğime hemen karar verdim. Daha sonra Mothercare mobilyalarını inceledik ve gördük ki beğendiğimiz hiç bir model takım olarak satılmıyor. Sonra başladım araştırmaya..Bu sırada internet sitelerini gezerken Baby Art adında bir mobilyacı gördüm. Web sitesinden gördüğüm kadarıyla çok hoş tasarımları ve minimal mobilyaları vardı. Annem de bir arkadaşının tavsiyesi ile aynı mobilyacıyı bulmuştu.
Bir akşam iş çıkışı annemle Baby Art'a gittik ve içeri girer girmez "işte aradığım tarz mobilyalar bunlar" dedim.
Sahibi ve tasarımcısı Mimar Elif Hn ile de tanışınca oradan temiz iş çıkacağına ikna olup gösterdiği tasarımlardan bize uygun olanlarını seçerek, bebek odamıza uyarlayarak yanından ayrıldık.

Tabii ki hiç bir şey bu kadar da kolay olamazdı :) Atlanan ufak bir detay vardı, bebek odası ne renk olacak?
Pastel bir renk olması tercihimizdi, bu sebeple mobilyalardan birinde yer alan pastel yeşili çok beğendik ve odamızı o renk yapmaya karar verdik.

Elif Hn da sağolsun renk kartelası ile bize yardımcı oldu ve 1-2 hafta içerisinde artık ne istediğimize karar vermiş olarak gönül rahatlığı ile bebeğimizin mobilyalarının yapımını emin ellere bırakarak ayrıldık.

Bebek mobilyalarımız tamamlanıp odamıza yerleştikten sonra sizlerle fotoğraflarını da paylaşacağım.